DİĞER
"Proust’un da dediği gibi: 'Bütün güzel kitaplar bir tür yabancı dille yazılmıştır.' Latife Tekin burada bu ‘yabancı’ dili, dilden kurtularak kuruyor: Dili bir hırıltıya ya da haykırışa doğru zorlayarak. Zamansız’ı ‘barbarca’ bir metin olarak görmek de mümkün. Anlaşılmaz ve (iyi anlamda) ‘uygarlık-dışı’ bir dille konuşmak anlamında ‘barbarca’. Bu barbarlığın iki hedefi var gibi: Birincisi, grameri ihlal ederek ‘bilinçdışı’na yaklaşmak ve ikincisi, uygarlıktan kaçmak."
"Bu küresel-biyolojik salgın karşısında ne yapacağımızı, ne yazacağımızı, nereden başlayacağımızı şaşırmış durumdayız. Yeni bir dönem bu ve daha önceki salgın anlatılarına sığmayan bir şeyler var burada."
Bir kadın ve bir şair olarak Duygu Kankaytsın’a “kendine ait bir oda” dar gelir; ondan çok daha fazlasını, kadının çok daha özgür olduğu, çok daha rahat nefes alabildiği geniş bir dünya ister o...
Erdal Öz Edebiyat Ödülü'nün bu yılki sahibi Latife Tekin oldu. Seçici kurulun gerekçesinde "toplumsal yaşama eleştirel bakışı, kadın ve çevre konularına duyarlı romanları için verilmiştir" denildi.
Manves City’den bakarak izlemek fena olmayacak önümüzdeki yılları; ve tabii kitaba da oradan tekrar bakacağız...
Evsizleşme sadece fiziksel değil, ontolojik bir harekettir, tam da o yüzden cazip, tehlikeli ve felsefî bir hareketttir. Edebiyatta yola çıkan, evden kaçan, evi inkâr eden karakterlerin cazibesinin nedeni de budur herhalde
Belki de, yerleşmenin tekinsizliğidir, yani dünyaya yeniden çocukluk evimizdeki gibi yerleşebilmenin imkânsızlığıdır, o özlemdir, şiiri ve edebiyatı asıl yaratan dürtü...
Latife Tekin'in okura “gör dediği” bir şey var, bir politik ajandası: ve bir de bunu gösterme biçimi var, anlatı politikası
‘80'lerden beri yoksulluktan bahis açmak “fakirlik edebiyatı yapmak”; daha ince deyişle, aşırı toplumcu olup, “sanat için sanat”ın, edebiyatın zevklerinden ve inceliklerinden feragât etmek ya da zaten hiç anlamamak oldu...
Açılış okumasını Latife Tekin, kapanış okumasını ise Ayfer Tunç'un yaptığı kADIN YAZIsı Festivali 9 Mart günü başlıyor...
Sıradan erkeklik kavramıyla içselleştirdiklerimizin, “huyu öyledir” dediklerimizin, kısacası babalarımızın, kocalarımızın/sevgililerimizin, kardeşlerimizin, (iş) arkadaşlarımızın sözlerine ve eylemlerine sinen, göze batmayan erkeklikler nasıl kurulur...
Dirmit’in kendi uyumsuzluğuna sahip çıkmak, bir anlamda özgürleşmek için mücadele ederken karşısına dikilen en aşılmaz engellerden birinin de abisi Seyit olması “kardeşler” mevzusu için manidar...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık